Türkiye’nin mevcut rüzgâr potansiyelinin 150 bin megavat seviyesinde olduğunu kaydeden Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı İbrahim Erden, bu büyük potansiyelin hayata geçirilebilmesinin kanun ve düzenlemelerde öngörülebilirlik, finansa erişimin kolaylaştırılması ve finansal sürdürülebilirlikle mümkün olduğunu söyledi. Erden, rüzgâr enerjisi için açıklanan yıllık 1400 megavatlık hedefin 3 bin megavata çıkarılabileceğini bildirdi.
En güvenilir tedarikçisi
Önümüzdeki aylarda depolamalı rüzgâr projeleri ve lisanssız rüzgâr projeleri olarak büyük boyutta yeni kapasiteler için lisansların açıklanmasını beklediklerini kaydeden İbrahim Erden, “Dünyada rüzgârda 12’nci, Avrupa’da ise ilk 5’te yer alan bir sektör olarak Türkiye, uygun coğrafi konumu, her kademede yetişmiş insan kaynağı, deneyimli ve güçlü yerli sanayisi ile özellikle Avrupa’nın en güvenilir tedarikçisi konumundadır” dedi.
Kanat ve kule üretiyoruz
Rüzgâr sektöründe yerlileşme oranının yüzde 65’ler civarında olduğunu kaydeden İbrahim Erden, bu oranın her geçen yıl arttığını, halihazırda Türkiye’deki rüzgâr santrallerinde kullanılan kanatlardan kulelere, jeneratörlerden dişli kutularına kadar binlerce parçayı ve diğer küçük bileşenleri dünya standartlarında üretip dünyaca ünlü türbin orijinal ürün üreticilerine (OEM) sevk ettiklerini bildirdi.
Erden, daha fazla gelişme için önemli bir alan olduğunu, bu nedenle yerel rüzgâr endüstrisini ve daha geniş bir açıdan rüzgâr enerjisi sektörünü her yönüyle geliştirmek gerektiğini vurguladı.
Rüzgâr sektörünün ülkemizin ‘lokomotif ’ sektörlerinden biri konumunda olduğuna dikkat çeken İbrahim Erden, sektörün en öncelikli beklentisinin düzenli kapasite açıklamaları olduğunu; bunu yarışmalar yoluyla, depolamalı yenilenebilir lisansları ya da mevcut santrallerde kapasite artışlarına giderek gerçekleştirmenin mümkün olduğunu bildirdi. Erden, bu uygulamanın yatırımlar için gelişim planlamasının yapılmasına ve özellikle sanayi yatırımlarında gelecek yıllar talebine göre sanayi altyapısının geliştirilmesine faydası olacağına değindi.
Uzun izin süreçlerinin projelerin hayata geçirilmesini aksattığını, çok fazla kurumla muhatap olmayı gerektirdiğini dile getiren TÜREB Başkanı İbrahim Erden, izin süreçlerinde basitleştirme ve süreçleri kısaltmaya ihtiyaç olduğuna dikkat çekti.
Erden, Avrupa Birliği’nin Ukrayna-Rusya savaşı sebebiyle ortaya çıkan enerji krizini aşmak için yenilenebilir enerji yatırımlarını hızlandırdığına ve izin süreçlerine sınır dahi getirdiğine vurgu yaptı. Erden, “Ocak 2023 itibarıyla işletmede olan toplam 274 santralde yılda yaklaşık 35 teravat saatlik üretim yapılmaktadır. İnşası devam eden santraller tamamlandığında ise 2023 sonunda 800 megavatı aşkın kurulu güç daha ülkemize kazandırılmış olacaktır” diye konuştu.
Türkiye’nin enerjide toplam kurulu gücünün yaklaşık 104 bin megavat seviyelerinde olduğunu, rüzgâr santrallerinin 12 bin megavat kurulu güçle yüzde 11’lik elektrik ihtiyacını karşıladığına değinen İbrahim Erden, “Gelişen teknolojiler ve yapılan yeni hesaplamalara göre hem karasal hem deniz üstü toplam olmak üzere 150 bin megavat seviyesinde rüzgâr potansiyeli olduğu düşünülürse; daha alacağımız çok yol bulunuyor” dedi.
Kapasite açıklamaları çok önemli
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nca açıklanan Ulusal Enerji Planına göre, 2035 yılında kurulu gücün 29 bin 600 megavat olmasının hedeflendiğini anlatan TÜREB Başkanı İbrahim Erden, buna göre yıllık asgari 1.400 megavatlık yeni yatırımın devreye alınması gerektiğini belirtti. Erden, TÜREB’in hedefinin ise her yıl en az 3.000 megavatlık rüzgâr yatırımının yapılarak iletim şebekesine bağlanması olduğunu, bu sayede hem yerli kaynağın azami düzeyde kullanılacağını, hem de yerli rüzgâr sanayisinin gelişmesine katkı sağlanacağını bildirdi.
İbrahim Erden, şöyle devam etti: “Bu noktada kritik konular yine düzenli kapasite açıklamalarıdır. Özellikle Ulusal Enerji Strateji Planı dahilinde hedeflenen rüzgâr kapasitelerinin en kısa zamanda yatırımcılara sunulması ve lisansların verilmesi, izin süreçlerinde yatırım sürecini yavaşlatan bazı zorlu konuların çözülmesi ve tüm yatırımcıların maalesef son dönemde zorluk yaşadığı finansmana erişim konusunun kolaylaştırılması ve maliyetlerin global anlamda rekabetçi olmasını sektörümüzün daha da gelişmesi için öncelikli konular olarak görüyoruz.”
73 bin 788 km iletim hattı, 789 adet trafo merkezi 11 adet enterkoneksiyon bağlantısı ile ülkemizin şebeke altyapısının Avrupa’nın en büyüklerinden biri olduğunu dile getiren Erden, sözlerini şöyle devam etti: “Rüzgâr kaynağının olduğu bölgeler, ana toplanma noktaları ve bunu şebekeye bağlayan hatların planlanmasını kapsayan havza planlamalarının daha da artması gerekmektedir. Bu konuda TEİAŞ’ın çalışmalarının var olduğunu görüyoruz fakat her sene 3 gigavat hedefimize uygun olacak şekilde bu yatırımların artarak devam etmesi gerekmektedir.”
İbrahim Erden, Türkiye’de rüzgar potansiyelinin harekete geçirilmesi için 2020 yılına kadar uygulanan YEKDEM mekanizmasının s başarılı sonuçlar sağladığını ve rüzgârda da asıl büyümeyi getiren itici güç olduğunu bildirdi. Bu dönemde rüzgâr yatırımları için sağlanan arazi tahsis maliyetleri ve sistem kullanım bedellerinde indirimler gibi ek desteklerin gelişmelere önemli katkı sağladığını aktaran İbrahim Erden, rüzgâra yapılan her yatırım ve sağlanan her desteğin kat kat fazlasıyla geri döndüğüne dikkat çekti.
İbrahim Erden, “Son derece başarıyla uygulanan ilk YEKDEM uygulamasıyla 2012’de 2 milyon 81 bin megavat saat seviyesinde olan rüzgârdan elektrik üretimimiz 2022’de 27 milyon 805 bin megavat saat seviyelerine ulaştı.
Rüzgâr santralleri YEKDEM kapsamında son 10 yılda aldıkları destekleri son 1,5 yılda elektrik fiyatlarının yükseldiği dönemde getirilen tavan fiyat düzenlemesi nedeniyle yüzde 50’ye yakın oranda geri ödedi. Ülkemizde gelişen rüzgâr sanayisi 1,5 milyar euronun üstünde ihracat rakamlarına ulaştı ki bunlar son derece başarılı sonuçlar” dedi.