KOBİ'lerde Teknoloji Destekli Likidite ve Nakit Yönetimi

Global ekonomik ve finansal kriz, doğal afetler, ekonomisi bozulan devletler, kaybolan dev şirketler artık paranın yönetimini her geçen gün daha zor hale getiriyor.

Kobiler Hit: 1080 / Yorum: 0 / 31 Aralık 2012 14:34
KOBİ'lerde Teknoloji Destekli Likidite ve Nakit Yönetimi
-A +A

Dünyadaki teknolojik gelişmeler ve globalleşme ile beraber piyasalar her geçen gün birbirine daha çok yakınlaşırken, para sistemlerinin son yüzyılda geçirdiği devinim ve dönüşümler aynı paralelde ilerlemiyor. Dünyada giderek bollaşan likidite kendisine güvenli adresler ararken, artan likidite kaynağının aksine işletmeler özelinde çalışma sermayesinin finansmanı ve yüksek maliyetleri halen büyük bir önem arz etmeye devam ediyor. Malın yani paranın miktarının artması, fiyatını yani faizleri aşağıya doğru baskılarken, işletmelerin paraya ulaşma, saklama ve yönetim maliyetlerini azaltmıyor.

Doların Altın onsuna sabitlendiği ve sabit bırakıldığı günden bu yana dünya en dinamik ve belirsiz değişken dönemini yaşıyor. Belki de, dünyada yeni bir çağın başladığı döneme hep beraber şahit oluyoruz. Eski alışkanlıklar ve yönetim anlayışları ile bugünün krizlerini yönetemez noktaya gelen profesyonel yönetimlerdeki değişimler, büyük uluslararası işletmelerdeki bu değişim ihtiyacını ve arayışlarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Eldeki bugüne göre değerli varlıkları likit hale çevirmek, yok olma riskine tabii olanları değiştirmek, gelecekte değer kazanabilecek alanlara yatırım yapmak bugün bir çok uluslararası işletmenin ajandasında ilk sıralarda yer alıyor. Bunu yapmaya hazır olanlar risk alıyor, olmayanlar riski alabilecek yönetimleri tercih ediyor. Bu değişim süreci uzunca bir süre daha dünya için kaçınılmaz olacak, bir çok bilinen marka değişimleri yaşarken, bundan bir kaç sene öncesine kadar ekonomi ve finans köşelerinde yer almayan mecra, ürün ve şirketler gündemi yoğun bir şekilde meşgul etmeye devam edecek.2000’li yıllarında başında başta Amerika olmak üzere teknoloji şirketlerinin hisse değerlerinde büyük artışlar yaşanırken sadece on yıl sonra o gün var olmayan bugünkü sosyal medya siteleri benzer bir ivme yakalamış görünüyor.

2000’li yıllardan bu yana dünyadaki likidite artışları ile beraber hemen hemen tüm piyasalarda bir yükseliş ve ardından düzeltme hareketleri gerçekleşti. Amerika’da mortgage piyasasındaki yükselişler dünyada bir düzeltme hareketine sebep olurken, bir çok ülkeyi ve önemli ekonomiyi ise daha çok sorgulanır hale getirdi.Bu dalga ile beraber bugün için en çok Avrupa ekonomileri durumdan daha fazla etkilenmiş gibi görünse de, orta ve uzun vadede işler yolunda gitmezse, yeni kıtada yaşanabilecek farklı gelişmeler dünyayı etkilemeye devam edecek durumda, yakın takip edilmesi gereken bir sürecin içerisinde.

Her krizde ve tüm dünyada olduğu gibi, Küçük ve Orta Boy İşletmelerde kaçınılmaz olarak bu genel trendlerden en çok etkilenen odak nokta oluyor. Daha ileri gitmeden genel terminolojileri bir daha hatırlamakta fayda var. Her ne kadar klasik tanımlar da olsa, yeni kurguları sağlam temeller üzerine inşa etmek gerekiyor.

Çalışma Sermayesi Yönetimi ; İşletmenin üretimini sürdürmesi, vadesi gelen borçlarını ödeyebilmesi için alacaklarının tahsili, borçlanma olanaklarının arttırılması, dalgalanma dönemlerinde finansal krize girmemesi için bilançonun dönen değerlerinin yönetimidir.

Çalışma sermayesi ile net işletme sermayesi birbirinden ayrılmalıdır.

Net İşletme Sermayesi = Dönen Değerler - Kısa Süreli Borçlar

İşletmelerin üretim faaliyetleri, mevsimlik ve konjonktürel etkiler ya da benzeri nedenlerle önemli değişmeler göstermektedir. Finans yöneticisinin temel görevi de buna uygun bir finansman politikası güderek, çalışma sermayesini en optimum düzeyde işletmektir.1

Nakit Yönetimi ; Bir kurumun alacak ve borçlarından oluşan nakit akımlarının yani parasal girdi ve çıktılarının, kurumun pozisyonunun bugün ve gelecekte ayarlanması ve nakit fazlası ve açıklarına yer vermeden, işletmede bulundurulması gereken optimum para miktarının yönetilmesi amacı ile oluşturulan ödeme ve finansal sistemler olarak tanımlanabilir.

Buradan hareketle, likidite ve nakit yönetiminde optimum dengeyi tutturabilmek için bilginin zamanında ve doğru bir şekilde işletmeler tarafından işlenebilmesi gerekmektedir. Bilgi geçen yüzyılda önemliydi, ancak günümüz dijital çağında artık sadece bilgi değil, onu hızlı ve doğru analiz edebilmek çok önemli. Büyük olmak artık eskisi kadar kıymetli değil, sürdürülebilir yapılarda tutarlı ve hızlı olmak artık yeni dünyanın gözdesi. Eski ekonomi kitaplarında yazan çoğu teorinin yeniden ele alınması gereken bir çağda, artık arzın talep tarafından belirlendiği ve iki eğrinin kesiştiği noktada üretim miktarının ve malın fiyatının oluştuğunu söylemek zor. Üretim miktarını ve malın fiyatını artık eskisinden daha çok müşteriler belirliyor. Yani, müşteri eğilimleri, davranışları, gelir ve varlık seviyeleri daha ön planda. CRM (Müşteri İlişki Yönetim) Sistemleri işletmeler için en az muhasebe ve finans sistemleri kadar önem arz ediyor. Hatta daha büyük belirsizlikler de bu sürece destek veriyor.Volkanik patlamalar ile bir gün havacılık sektörü kriz yönetimlerini deneyimlerken, bir başka gün depremler ve tsunamiler ile teknoloji ve otomobil sektörü bir anda farklı bir ajandayla güne başlayabiliyor.

Müşteri sesini dinlemek artık sadece bir pazarlama fonksiyonu değil, çalışma sermayesi ihtiyacını doğru belirlemek, likidite ve nakit yönetimini daha etkin yönetebilmek için müşterileri her alanda dinlemek ve onların bulundukları ortamlarda yer almak gerekiyor.Örnek olarak; Kahve makinesi ithal eden bir KOBİ için, sadece döviz kuru ve akreditif vadesi ile Banka komisyonu değil, başta gençler ve beyaz yakalılar olmak üzere, ülkede kahve tüketen müşteri segmentlerinin davranış, gelir (değer) ve ihtiyaçları da kritik hale gelmeye başlıyor. Hatta sosyal medya ve paylaşım ortamlarında, nihai tüketicilerin gruplarına dahil olmak rekabette önemli bir farklılık ve farkındalık sağlıyor. Bu noktada, akreditif ve yükleme vadesini nakit akışına dahil eden, bayi ve müşterilerinden ticari alacaklarını belli bir vade ile takip eden işletmelerin net işletme sermayesini hesaplaması mümkün gibi görünürken, dünya kahve üretim miktarından ve oluşan fiyatlardan haberdar olmamak, iç piyasa talebini öngörememek aynı işletmeyi bir anda terste bırakabiliyor.

KOBİ’lerde aile anayasası, yönetim ilkeleri, ikinci ve üçüncü kuşaklarda profesyonel yöneticilerle çalışma gibi kavramlar her geçen gün artıyor ve daha çok önem kazanıyor. Değişen koşulları iyi analiz ederek, yeni teknolojileri finans alanında kendilerine hızla adapte eden işletmeler, likidite ve nakit akışlarını daha etkin yönetebiliyor. Günümüzde artık likidite ve nakit yönetimi sadece Ticari Alacaklar ve Borçlar kaleminin yönetiminden ibaret değil. Uçtan uca bir kaynak planlaması yapabilecek sistemlere, muhasebe ve finans modüllerine eş zamanlı bilgi aktarımı ve besleme yapabilecek Kaynak Yönetim Sistemlerine (ERP) yatırım yapılması gerekiyor. Yeni teknolojilerle beraber ticari alacaklar kalemini bütçelerken artık sadece kurumdan kuruma satışları değil, (business to business “B2B”) kurumdan bireylere satışı da (business to consumer “B2C”) resmin içine alabilecek altyapıları kurmak gerekiyor. Rekabette ve bozulan piyasalarda bu gereksinimleri öngören ve altyapılarını buna göre hazırlayan işletmeler, önemli bir avantaj ve kolaylık sağlıyor.

KOBİ tanımı geniş bir yelpazeyi içerdiğinden, likidite ve nakit yönetimlerinde sektörel ve sezonsal özelliklerin yanısıra işletmelerin boyutları da yapılacak planlama çalışmalarında önem arzediyor. Bugün yeni Ticaret Kanunu ile beraber tek kişilik Anonim Şirket kurmak mümkün ve şahıs işletmeleri de tanımlı KOBİ sayısı içerisinde büyük bir yüzde arz ediyor. Şirket kurma aşamasında, faaliyet alan dahilinde stratejileri ile bütünsel bir projekte bilanço ve nakit akım tablosu çıkarmak, en az 3 yıllık bir planlama ile likiditeyi (nakit bütçesini) öngörmeye çalışmak önemli, çünkü dünya üzerinde likidite sorunu nedeni ile işletmelerini ilk iki yıl içerisinde kapamak zorunda kalan girişimcilerin sayısı azımsanamayacak kadar çok.

Bu noktada, her şeyi ben bilirim, biz her şeyi yaparız anlayışı en tehlikeli yanılgılar arasında. Bir çok büyük işletmenin düştüğü ve verimsizlik başta olmak üzere çeşitli hatalara neden olan bu anlayışı kırarak danışmanlık, eğitim, koçluk gibi dış bilgi kaynaklarına yönelmek özellikle KOBİ’ler için çok kritik. Sigorta gibi pahalı bir hizmet algısı oluşmamalı bu destek hizmetleri için. Bilginin doğru ve vaktinde analizi, artık günümüzün rekabet ve sürdürülebilirlik açısından en önemli gereksinimi. Para akışı gibi bilgi akışı da işletmelerde iyi yönetilmesi gereken başlık.Dünya artık bunu gerektiriyor.
 

 

Facebook'ta paylaş butonu
Print
Yorum Yap
Yorumunuz
1000

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Facebook Yorumları